Diplopi Ne Demek? Görmenin Çift Yüzü Üzerine Siyasal Bir Analiz
Bir Siyaset Bilimcinin Gözünden: Görmek, Görülmek ve Güç
Bir siyaset bilimci olarak, bazen toplumları analiz ederken tıpkı bir doktorun gözün işleyişini anlamaya çalıştığı gibi, “nasıl gördüğümüzü” değil, “nasıl görmek istendiğimizi” incelerim. Diplopi yani halk arasında bilinen adıyla “çift görme”, yalnızca tıbbi bir rahatsızlık değildir; aynı zamanda iktidarın, ideolojinin ve algının toplumsal bedendeki tezahürüdür.
Peki biz, birey ve yurttaş olarak gerçekten bir şeyi olduğu gibi mi görüyoruz, yoksa iktidarın prizmasından kırılan yansımaları mı?
Diplopi: Görmenin Çift Anlamı
Tıpta Diplopi, bir nesnenin iki ayrı görüntüsünü görme durumudur. Göz kaslarındaki bozulmalar, sinirsel uyumsuzluklar veya beyinle göz arasındaki iletişim hataları buna yol açar. Ancak siyaset bilimi açısından bu kavram, bireyin ve toplumun aynı olguyu iki farklı düzlemde algılamasını simgeler.
Bir yanda “resmî” görünen hakikat vardır — devletin, kurumların ve medyanın inşa ettiği. Diğer yanda ise “yaşanan” gerçeklik — bireyin, halkın ve ötekinin deneyimlediği dünya. İşte bu iki görüntü arasında kalan toplum, tıpkı diplopiden muzdarip bir göz gibi, gerçeği net seçemez.
İktidarın Gözlüğü: Görmeyi Kim Tanımlar?
İktidar, her zaman görme biçimlerini belirleyen bir mercek olmuştur. Siyaset felsefesi tarihine baktığımızda, Platon’un mağara alegorisinden Foucault’nun gözetim toplumuna kadar, “görmek” ve “görülmek” arasındaki ilişki daima bir iktidar meselesidir.
Diplopi bu bağlamda, iktidarın çelişkili yüzünü temsil eder: bir yandan şeffaflık ve aydınlanma vaat eder, öte yandan manipülasyon ve perdelemeyi beraberinde getirir.
Vatandaş devlete bakar, devlet vatandaşı gözetler; her iki taraf da birbirini “iki farklı biçimde” görür. Peki bu durumda hakikat kime aittir?
Kurumların İdeolojik Görme Biçimleri
Modern devletin kurumları — eğitim, medya, yargı, sağlık — toplumsal görme biçimlerini şekillendiren araçlardır. Diplopi bu düzlemde, bu kurumların kendi içindeki tutarsızlıkların bir yansıması olarak da okunabilir.
Bir yanda demokrasinin idealleri anlatılır, diğer yanda bürokratik engeller, eşitsizlikler ve sessizleştirilen sesler vardır. Devlet, “tek bakışlı” olduğunu iddia eder ama her zaman iki farklı yüz taşır: biri kamusal, diğeri gizli.
Bu yüzden diplopi, sadece bireyin değil, sistemin bir hastalığıdır.
Erkeklerin Güç Stratejileri ve Kadınların Katılım Perspektifi
Siyaset tarihine baktığımızda, erkeklerin güç arayışının stratejik bir “görme” biçimi yarattığını görürüz. Erkek egemen siyaset, diplopik bir bakışa sahiptir: hem hâkimiyet kurmak ister, hem de toplumsal rızayı sürdürmek.
Bu çelişki, iktidarın çift görmesidir — bir yandan halkın gözünde meşruiyet kazanmak, diğer yandan o halkın bakışını sınırlamak.
Kadınların siyasal katılım biçimleri ise daha çok demokratik etkileşim ve toplumsal dayanışma üzerinden gelişmiştir. Kadınlar “görülmek”ten ziyade “birlikte görmek” fikrini öne çıkarır. Bu da diplopiyi aşmanın, toplumsal netliğe ulaşmanın bir yoludur.
Erkek stratejisi düzeni korumaya odaklanırken, kadın bakışı düzenin anlamını sorgular.
Vatandaşlığın İki Yüzü: Görmek mi, Görülmek mi?
Modern yurttaşlık, “katılım” ve “itaat” arasındaki hassas dengede şekillenir. Devlet vatandaşına bakarken güvenlik adına gözlem yapar; vatandaş ise adalet adına devlete bakar.
Bu karşılıklı bakışın yarattığı gerilim, günümüz siyasetinde diplopik bir halüsinasyon üretir: herkes her şeyi görür gibi olur, ama kimse gerçeği tam göremez.
İşte tam bu noktada provokatif bir soru sormalıyız: Gerçek demokraside, kim kimin gözünün içine bakabilir?
Ve bu bakış, gerçekten tekil midir, yoksa ikiye mi bölünmüştür?
Diplopi ve İdeolojik Çift Görme
İdeolojiler de birer optik aygıttır. Ulus, din, ekonomi veya medya ideolojileri, toplumun görme biçimini şekillendirir. Ancak ideolojiler aşırı baskın hâle geldiğinde, tıpkı göz kaslarının dengesini kaybetmesi gibi, düşünsel diplopi ortaya çıkar.
Bir toplum hem adalet ister hem sessiz kalır, hem değişim ister hem statükoya sığınır. Bu çelişkili refleks, politik diplopinin en bariz belirtisidir.
Sonuç: Net Görmek İçin Gözlük Değil, Cesaret Gerek
Diplopi ne demek? sorusuna tıbbi olarak “çift görme” yanıtını verebiliriz.
Ama siyasal açıdan bu, toplumun kendi hakikatini ikiye bölmesidir.
İktidarın gözüyle bakan bir yurttaş, kendi gözleriyle göremez.
Oysa demokrasinin sağlıklı işlemesi için tekil bir bakışa değil, çoklu ama tutarlı bir görme biçimine ihtiyacımız var. Gerçeği net görmek, yalnızca optik bir mesele değil; etik, politik ve kültürel bir cesaret meselesidir.
Belki de diplopiden kurtulmanın yolu, birbirimizi “aynı yerden” değil, “aynı niyetle” görmeyi öğrenmektir.
Çünkü nihayetinde, siyasette de yaşamda da görmek yalnızca gözle değil, vicdanla mümkündür.